google-site-verification: googlefa1801ec9bc4bbda.html google-site-verification=573CCHOL1cmDalFW6FdhKDBhuUjJFRTeEVAybh0erZg
top of page
Ara

TOGG-RASTLANTISAL KURCALAMA

MİLLİ OPSİYONLARIMIZ- BURJUVAZİ-İYATROJENİ

ree

Bahsettiğim Opsiyon günlük hayatımızdaki seçeneklerden farksızdır. Seçeneğiniz ne kadar çoksa o kadar özgürsünüzdür. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana Tarım-Tekstil ikileminin yanına Teknolojiyi ekleyemedik.

Burjuvazimizin vesayet altında tuttuğu ekonomik sistemimiz yüksek genç nüfusumuza iş bulmak için fasonculuğu tercih etmişti. Yani işsizliği gidermek vaadiyle ekonomik sistemi fasoncu bir yapıya kavuşturdular ve tamda bir tıp terimi olan iyatrojenik etki ile sanayimizin gelişimine zarar verdiler. Keşke o zamanlar birileri onlara yine bir tıp uygulaması gereği olan "Yardımcı olamıyorsan zarar verme" kuralını hatırlatsaydı.

Elbette konu bu kadar basit ve iyi niyetli içeriğe sahip değildi. Burjuvazi kendi planı dışındaki her şeyi irrasyonel ve Bilim karşıtı tanımlayarak girişimcileri izleyen kişi ve kurumların olası desteklerinin de önünü kesti. Hatta bu bir bakıma sömürgeci politikanın önemli bir merhalesiydi; Bir Toplumun kendine ait olan, kendi tarihsel geçmişinin, kültürünün parçası olan ve onu oluşturan unsurların üretmeye çalıştıklarını geri, gerici akıldışı diye yaftalamak sömürülenleri baskı altında tutmanın en iyi yoluydu.

Şarabıyla, peyniriyle,çiçeğiyle nam salan ülkelerin caddelerinde henüz başka ülkelere ihraç etmedikleri hatta kendilerine, kendi ihtiyaçlarına özel otomobillerini geliştirdiklerini kendi gözlerimle gördüm açıkçası ezildim. Bizim de dünyada çok meşhur ürünlerimiz vardı ama ülkemizi ziyarete gelen turistler caddelerde gezerken kendi ürettikleri markaların kullanıldığını görünce ne düşünüyorlardı acaba bir düşünsenize ülkenizi nasıl anardınız aklınızda.

Peynirinden, Çiçeğinden para kazanan ülkelerin, beyaz eşya, otomobil, uçak vb bir çok opsiyonları yani seçenekleri vardı. Seçenekleri onları özgürleştiriyor öyle değil mi?

Kalkınma kelimesinin bizim açımızdan anlamı YAKALAMAK olmuştu artık. Çağı, günü, hatta anı yakalamak. Ve bir anda anı yakalayacak hatta onu geçecek bir fırsatımız oldu, o fırsatın adı TOGG.

Doğuştan elektrikli deyiminin kullanılması sadece bir reklam sloganı değildi. 100 yıllık içten yanmalı motorların üretim kültürü eski köyün kültürüydü ve yeni bir adet gerekliydi. Bu yeni elektrikli geleneğe eski köyün üreticileri; anlamak, alışmak ve alıştırmak için çaba harcarken bize yeni opsiyonumuzun yani seçeneğimizin kapılarını aralamış oldu.

Bu yeni opsiyonumuza kavuşmamızın yolunu açan sayın Cumhurbaşkanımız şayet 5 yıldır bu konuyu Kurcalamasaydı inanın yine burjuvazimizin irrasyonel, akıldışı söylemlerine yenik düşecek ve utanılacak bir şey istiyormuşuz hissine kapılacaktık.

Küresel kaşıntının yoğun olduğu, ittifakların sarsıldığı, ekonominin hatta sosyolojinin yeniden düzenlendiği bu zamanlarda kendimi bu konuda bir şeyler yazmak suretiyle tarihe kişisel not düşmekten alıkoyamadım. TOGG'a hoş geldin diyor çocuklarımın Ülkemizin ürettiği otomobilleri yurt dışında görerek daha öz güvenli yürüyeceğini düşünerek geleceğe ve geleceğimize daha umutla bakıyorum.

Yukarıda yazdığım afili kelimeleri burjuvamıza ithaf ediyorum...

28/10/2022 Bekir Sıtkı BATUR

Yorumlar


bottom of page