google-site-verification: googlefa1801ec9bc4bbda.html google-site-verification=573CCHOL1cmDalFW6FdhKDBhuUjJFRTeEVAybh0erZg
top of page
Ara

Uçan Kazlar, Ördekler ve Savaş Uçakları.Avcı Trump, Kuş Toplayıcı Elon Musk Sahnede.


Dünyamız ,Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında; ülkelerin rekabet üstünlüğü kazanmak için  çok çeşitli askeri taktikler,silahlar ve ensonunda Nükleer Silahları gördü.1990’lı yıllara geldiğimizde özellikle bölgemizde terör örgütlerini kullanarak vekalet savaşları üretildi.Yani Binlerce Kilometre uzaklıktaki Amerika kendisine komuşu olmayan hatta hiçbir ilgisi olmayan ülkelerde bu yöntemle istikrarsızlık oluşturarak boyun eğdirmeye çalıştı.Ve bugün 2025 yılında yep yeni bir savaş materyali görüyoruz; GÜMRÜK DUVARLARI. Bunu enson ikinci dünya savaşında Nükleer Silah kullanan Amerika uyguluyor ve yine dize getirme boyun eğdirme amaçlı.



2016 yılında Donald Trump’ın ABD başkanlığına gelmesiyle birlikte, küresel ekonomik düzen büyük bir sarsıntı yaşadı. Ticaret savaşları, yükselen gümrük tarifeleri ve uluslararası anlaşmalardan geri çekilme eğilimi, ABD’nin küresel ekonomiyle ilişkisini yeniden şekillendirdi. Öte yandan, Elon Musk gibi girişimciler, Trump’ın devlet gücünü kullanarak çizmeye çalıştığı yeni ticari haritada kendilerine özgü bir yol açmaya başladılar.

Trump, küresel pazarları korumacı politikalarla dizginlemeye çalışan bir avcı gibi hareket ederken, Musk ise piyasanın sunduğu her fırsatı değerlendiren bir kuş toplayıcı rolüne büründü. Trump’ın keskin korumacılığı ve “Önce Amerika” yaklaşımı, bazı geleneksel sanayileri korurken, Musk’ın vizyoner yatırımları geleceğin teknolojilerine yön verdi

Trump: Koruyucu Avcı mı, Yok Edici mi?

Trump, başkanlık döneminde ABD ekonomisini güçlendirmek adına agresif ticaret politikaları izledi. En dikkat çekici hamlelerinden biri, Çin ve Avrupa Birliği’ne karşı gümrük tarifelerini artırarak korumacı ekonomi modeline yönelmesiydi. Trump, Amerikan sanayisini ve yerli üreticileri koruma iddiasıyla hareket etse de, küresel tedarik zincirlerini sarsarak büyük şirketleri zor durumda bıraktı.

Bunun en net örneklerinden biri, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararıydı. Trump, fosil yakıtlara dayalı sanayinin korunmasını öncelik olarak belirledi ve yenilenebilir enerji alanındaki küresel uzlaşmayı bir yük olarak gördü. Ancak, bu hamle sadece çevresel etkileri açısından değil, Amerikan şirketlerinin uluslararası rekabetçiliği açısından da tartışmalıydı. Çünkü yeşil ekonomi yatırımları dünya genelinde hız kazanırken, ABD bu yarıştan geri kalma riskiyle karşı karşıya kalıyordu.

Trump, gümrük tarifelerini artırarak ve dış ticareti kısıtlayarak ABD ekonomisini küresel rekabetten koruyabileceğini düşündü. Ancak, bu korumacı politika her şirket için avantajlı olmadı. Özellikle otomotiv, teknoloji ve uzay endüstrilerinde faaliyet gösteren firmalar, küresel tedarik zincirlerine bağımlı olduklarından Trump’ın politikalarından zarar gördü.

Trump’ın başkanlığı sırasında Elon Musk, adeta boşluğu dolduran bir aktör gibi sahneye çıktı. Ticaret savaşları ve korumacı politikalar, geleneksel sanayileri koruma altına alırken, Musk gibi vizyoner girişimciler yeni ekonomik alanlarda avantaj elde ettiler.

Musk’ın en büyük hamlelerinden biri, elektrikli araç devrimi ile fosil yakıt bağımlılığını kırmaya yönelik çabaları oldu. Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilmesine ve fosil yakıtları teşvik etmesine rağmen, Musk Tesla ve SpaceX gibi projeleriyle yenilenebilir enerji, uzay teknolojisi ve yapay zekâ alanlarında devrim yaratmayı hedefledi.

Özellikle Tesla, küresel tedarik zincirine bağımlı bir şirket olmasına rağmen, ticaret savaşlarını fırsata çevirerek ABD iç pazarına odaklandı. Trump, yerli üretimi teşvik ettiği için Tesla fabrikalarını ABD’de büyütmek için devlet teşviklerinden faydalandı. Ancak, Musk aynı zamanda Çin pazarına da yönelerek Shanghai Gigafactory’yi kurdu ve Trump’ın ticaret savaşlarına rağmen Tesla’yı küresel bir marka olarak konumlandırmayı başardı.

Musk’ın ticaret savaşları sürecinde en büyük kazanımlarından biri de uzay sanayisi oldu. NASAbir çeşit müesses nizam kuruluşu idi ve bağımlılıklar oluşturuyordu.Bu bağımlılığı sona erdirmek için SpaceX’e verdiği destek, Trump yönetiminin uzay yarışına verdiği önemin bir göstergesiydi. Böylece Musk, Trump’ın milliyetçi ekonomi politikalarından faydalanırken, bir yandan da küresel pazarlar için üretim yapmaya devam etti.

Trump ve Elon Musk, farklı yönlerden ilerleyen ama birbirlerini etkileyen iki büyük figür olarak ABD’nin ekonomik dönüşümünde önemli roller oynadı. Trump, ticaret savaşları ve korumacı politikalarla küresel düzeni sarsan bir avcı rolüne bürünürken, Musk bu değişimlerden fırsatlar çıkaran bir kuş toplayıcı gibi hareket etti.

Trump, Amerikan sanayisini korumak adına attığı adımlarla bazı sektörleri güçlendirirken, aynı zamanda birçok büyük şirketin küresel rekabet gücünü zayıflattı. Musk ise, Trump’ın sunduğu iç pazar fırsatlarını kullanarak büyüdü ama aynı zamanda küresel pazarlarda yer edinmek için Washington’un ötesinde stratejiler geliştirdi.

Bugün geldiğimiz noktada, Elon Musk’ın teknoloji alanındaki yenilikleri, Trump’ın kısa vadeli korumacı politikalarından daha uzun vadeli bir dönüşüm sunduğunu gösteriyor. Tesla’nın büyümesi, SpaceX’in uzay yarışındaki başarısı ve Musk’ın yapay zekâ, enerji ve ulaşım alanlarında yarattığı inovasyonlar, Trump sonrası dönemde bile etkisini sürdüren bir ekonomik ve teknolojik ekosistem yarattı.

Bu yüzden, sahnede hem avcı Trump hem de kuş toplayıcı Musk olsa da, asıl kazananın geleceği inşa edenler olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dünya ekonomisi, kısa vadeli korumacı hamlelerden çok, sürdürülebilir inovasyonlarla şekillenecek. Trump, kendi döneminde küresel düzeni bozmuş olabilir ama Musk gibi girişimciler, bu kaosun içinde bile uzun vadeli fırsatlar yaratmayı başardı.

 Yazımda kullandığım metaforlar aslında fütürist yaklaşımla ele alındığında bu ikilinin gelecekte birçok tehlikeye vesile olacağını düşündürüyor. Uçan Kazlar ve Ördekler, yükselen Gümrük Duvarlarını aşmayı başarırsa bu Trump ve Musk ikilisinin Yapay Zeka'nında desteğiyle "Küresel İnsan Yönetim Sistemi" yaklaşımları doğurabilir ve sanırım böyle bir durumda İnsanlık Buzul Çağından beri yaşadığı Dinozorların ölümü, Nuh Tufanı vb. önemli bir dönüm noktasına ulaşmış olacak.

 
 
 

Comentários


bottom of page